28 Mayıs 2014 Çarşamba

Uzak Yakınlık

Soruyordun
İlkyaz işte
Uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz
Tenhalık böyle

Dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde
Beklesem hemen gelecek olduğun
Tam öyle olduğun
Oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda
Kırık dökük de olsa yanımda
Mesela çok sevdiğin bir deniz bile yanımda
O deniz ki aramızda hiç kımıldamadan
Erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun.

Yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan
İkimizdik, iki kişi değildik
Bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine
Birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin
Yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum
Sanki bir bakıma ayrılık böyle.

Karşılıklı otursak da ne zaman
Masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi
Bir tırnak yeşilinden gerisin geriye
Ayak bileklerimizden gerisin geriye
Bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma
Gereksiz ama yalnızlık böyle.

Edip Cansever (8 Ağustos 1928 – 28 Mayıs 1986)

8 Ağustos 1928’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Kapalıçarşı’da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976’dan sonra yalnızca şiirle uğraştı. Bodrum'da tatildeyken beyin kanaması geçirdi, tedavi için getirildiği İstanbul'da 28 Mayıs 1986’da yaşamını yitirdi.

Saygıyla anıyoruz...
****************************************
Buz Gibi
Aşk iyidir bak
Duyumunu artırır insanın
Hele don gömlek sabahları
Tıraş olacağını duyarsın
Yeni gömleğini giyeceğin gelir
Bir yeni biçim eklersin insan olacağa
Masaya, merdivene, aynalı dolaba
Derken ardından sipin işi bir kahvaltı
Amanın dersin bu ne delice gidiş
Paldır küldür açar mıydı fıstık ağacı
İspinoz düşünür müydü
Deli olan kaşınır mıydı
Kolların upuzun Walt Whitman'ı okumaktan
Ağzın desen bir karış açık
Sokaklar yok mu, o sokaklar
Önce bir yeşile işkilli
Evlerde büyümeler, alıp başını gitmeler olacak
Kızıp duracaksın üstüne başına konan toza
Televizyondaki ise
Usanmak, hızını eksiltmek dendi mi
Cin ifrit kesileceksin birden.

Hey gidi duyumuna yandığımın dünyası
Alıp vereceğin olacak ille
Aşk maşk buz gibi yaşayacaksın.

****************************************
Bitti O Sevda...
Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların
Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti
İtti kıyıyı adına deniz dediğimiz şey
Unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği
Kaybetti kumarda gözlerim
Kaybetti kumarda gözleri.

Bir koru rüzgarlandı göğüs boşluğumuzda sanki
Uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden
Yakınlaştı ağaçlar birbirlerine
Yani her soluk alıp verişimizde bizim
Bir mekik gibi kalbin
Bir mekiği gibi kalbim
İşleyip durdu bu yitikliği yeniden.

Ne kaldı
Farkında mısın bilmem
Gündüzler..
Gündüzler biraz azaldı.

"Edip Cansever"

Edip Cansever Sözleri;
* Acılar da acılaşıyor gittikçe sanki, bir azarlanmayla ölümünü düşünen çocuklar gibi.

* Anlıyorum Yaşam elbette uzun biz duyabildikçe sevgiyi Yalnızca bunun için uzun Yani sevgiyle de sevebilir insan, sevdayla da...

* Arkana Bile Bakmadan Gitmek İstersin. Öyle Herşeyi Bırakmana Falan Da Gerek Yok. Anıları Bırakabilsen Yeter!..

* Bakmayın etrafımda çok insan dolandığına; sırılsıklam yalnızım aslında.

* Bana kalbimdesin deme! Bilirsin, kalabalık yerleri sevmem.

* Bazen diyorum ki onu kafama takmamalıyım. Sonra da diyorum ki; önce kalbimden atmalıyım.

* Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde ; oysaki seninle güzel olmak var...

* Biliyorsun, bizim her türlü yalnızlığımız Yeni bir dil olacak yarın.

* Bir mektup, bir telgraf alındısı değil unutulmuş bir sevdadır kapısını çalan.

* Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor 'kansızlık' der, ben 'sensizlik' derim .

* Bu yüreğe bu kadar acı fazla dersin bazen kendine.. Ama hata bizde. Küçücük bir yürekle kocaman sevmek ne haddimize!

* Çok uzaklara bakmaktır, diyoruz, durmadan saate bakmak.

* Çünkü sen, Sen benim sevmemin başlangıcısın olsa olsa.

* Değilsek de yakın, birbirimize uzak da sayılmayız büsbütün...

* Doğanın bana verdiği bu ödülden çıldırıp yitmemek için iki insan gibi kaldım. Birbiriyle konuşan iki insan.

* Elbette bir ustalıktır bizim sevgimiz.Mutlu bir yolcu gibi yol kenarlarındakilere el eden.

* Gökyüzü gibi şu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor.

* Hiçbir dilde söylenmemiş, hiçbir dilde yazılmamış, sözler ve şarkılar içindeyim.

* İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.

* İnsanın insana verebileceği en değerli şey yalnızlıktır.

* İnsanın insandan başka dayanağı yok. Yalnızlık bile, başka insanların varlığı bilindikçe bir anlama kavuşuyor.

* Kısa bir gülümseme yürüdü dudaklarından. Benim dudaklarıma da geçti...

* Kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum yeniden doğmak için çıkardığım yangından...

* Ne çıkar siz bizi anlamasanız da.

* Ne gelir elimizden insan olmaktan başka.

* Neden aklıma geliyor istasyon büfesindeki durusun.Hava soğudu -kasımın son günleri- kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum.

* Nedensiz bir çocuk ağlaması bile Çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.

* Oysa Allαh sevdiğine kαvuştursun. diyen hiç bir dilenciyi boş geçmemiştim ben.

* Öyle bi çık ki karşıma Her baktığımda ilk defa görüyormuşum gibi, az kalsın ölüyormuşum gibi'' hissedeyim seni.

* Sanki hiçbir şey uyaramaz içimizdeki sessizliği, ne söz, ne kelime, ne hiçbir sey.

* Sarılıp gövdesine sımsıkı, bir kadın kendini doğurabilir isterse.

* Sevgiler gönderirdi nedense utanırdı da bundan Gönderir gönderir geri alırdı bir gücenikliği sonra.

* Sormayın artık her gün 'nasılsın' diye..! Nasılsa adet olmuş iyiyim demek. Kötüyüm ben hem de çok..! Kime ne ?

* Tek ihtiyacım neydi biliyor musun? Bir papatya yaprağı daha.

* Ve mutluluk bir kibrit çöpü. Artık ne kadar yanarsa...

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

 
web ve teknoloji dünyasında olup bitenlerle ilgili kendi halinde bağımsız bir blog. Powered by Blogger